
Hayatın birçok alanında karşılaştığımız ama belki de en çok iş dünyasında sık sık deneyimlediğimiz bir kavram: reddedilmek. O çok istediğimiz işe alınmamak, son aşamaya gelmişken seçilmemek ya da umutla beklediğimiz bir cevabın “olumsuz” olarak dönmesi…
Ama bazen “hayır” cevabı, doğrudan bir reddedişten çok daha fazlasını barındırır.
Bazen o “hayır”, aslında nazikçe söylenmiş bir “henüz değil”dir.
Bir sürece dahil olursunuz. Beklentiler başlar. Belki hayal kurarsınız, belki zihninizde gelecek planları şekillenir. Sonra beklenen cevap gelir ve beklentilerin tam tersine bir yön gösterir.
Bu noktada yaşanan duygular çok insani:
-
Yetersizlik hissi
-
Kendi değerini sorgulama
-
Gizli bir kırgınlık
Ama aslında bu cevap, çoğu zaman sizin kişisel özelliklerinizle ilgili değildir.
Kurumun ihtiyaçları, anlık öncelikleri, iç dinamikleri... Bunların hiçbiri sizin “değer”inizi tanımlamaz.
Bir “olumsuz dönüş” her zaman yetersiz olduğunuz, istenmediğiniz ya da değer görmediğiniz anlamına gelmez.
Aksine, birçok kurum geri bildirimlerinde “şu anda bu role daha hazır bir profil arıyoruz” gibi ifadeler kullanır. Bu, sizin potansiyelinize değil, anlık uyuma dair bir değerlendirmedir.
Her süreç, her görüşme, her temas bir iz bırakır.
Belki bugün bir kapı kapanır ama o iz, yarın bir başka kapının anahtarı olabilir.
Kabullenmek, pes etmek değildir.
Kabullenmek, olanı görmek ve yola oradan devam etmektir.

Kendimize Dair Hatırlatmalar
-
Bazen “hayır”, seni koruyan görünmez bir kalkandır.
-
Bazen "başarısızlık" sandığın şey, seni doğru yola yönlendiren bir duraktır.
-
Bazen de her şey olması gerektiği gibidir… sadece henüz farkında değildir.
Her “hayır”, seni geri itmez.
Bazıları sadece seni kendinle daha derin bir temasa çağırır.
Ve bazen… o cevap, sadece “henüz zamanı değil” demektir.
Kitap Önerisi
“Olumlu Sapma” – Richard Pascale & Jerry Sternin
Video Önerisi
Simon Sinek - “Why Good Leaders Make You Feel Safe”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder