Bulaşıcı Mı Duygular ?

 


Son günlerde uyumlu ve uyumsuz liderlerin bulaşıcı etkisini araştırmaya başladım. 

Liderler insanları nasıl etkiler?

Liderler umut, farkındalık ve tutku duygularını nasıl uyandırır?






Bu konu ile ilgili nörobilimsel açıdan bulgulara rastladım. Şimdi size iki kişi  veya bir grup insan arasında duygu bulaşmasının nasıl gerçekleştiğinden bahsedeceğim. Aslında hepimiz bu duygu bulaşmasının  nasıl olduğunu biliyoruz. Daha önce yaşamışsınızdır ama büyük ihtimalle dikkat etmemişsinizdir. Daha önce bir partiye veya düğüne gidip  dans edip çok güzel zaman geçirdiğiniz ve o gecenin hiç bitmemesini istediğiniz zamanlar olmuştur. Veya tam tersi  bir toplantıda insanlar şikayet ederken “Allah'ım burdan derhal gitmeliyim!” dediğiniz zamanlar olmuştur. Bunlar birer pozitif ve negatif duygu bulaşması örneğidir. Bir stadyumdaki coşkuyu veya son zamanlarda sıkça rastladığımız acıklı sosyal deneylerde aslında duygu bulaşması etkisini görüyorsunuz. 



Yüzlerce yıldır bu olguyu biliyoruz. Bu olgu genellikle sosyal toplu eylemin temelini oluşturur. 1994'te üç önemli psikolog, Hatfield, Cacioppo ve Rapson "Duygusal Bulaşma" adında bir kitap yayımladılar. Bu kitap hala alanında bir klasik. O zamandan beri yapılan kapsamlı araştırmalar da atıfta bulunuyor. Fakat her şey göz önüne alındığında bu aslında insanlar arasındaki nörolojik değişim sürecidir diyebiliriz. Yani insanlar başkalarını izleyerek bu davranışlara takılı kalırlar ve davranış taklidiyle başkalarının duygularından etkilenirler. Buna ayna nöron etkisi de denilmektedir. Bunun yanı sıra Batson, Dolcetti ve diğer sinirbilimcilerin de hemodinamik sempatik sistemler üzerine çalışmaları da bulunmakta.

Peki tam olarak hangi noktada başkalarının duygularına kanalize olmaya başlarız? Ne bu, Star Trek'teki Betazoid Çıkmazı falan mı? Sizce zihinsel telepatiden mi bahsediyorum? Evet öyle! Peki bu alüminyum folyo bir başlık taktığınızda diğer insanların veya diğer istihbarat birimlerinin sizin duygularınızı okuyamayacağı anlamına mı gelir? Hayır tabiki! Fakat başkalarının duygularına kanalize olma süreci temelde çok hızlı gerçekleşir. Aslında bu genelde bir saniyeden de kısa bir sürede yalnızca milisaniyelerde olduğu için genelde kendiliğinden gerçekleşen bir süreçtir. İğsi hücreli nöronların etkisinden dolayı bu süreç çok hızlı gerçekleşir. Evet, biz farkında olmadan bizi yakalayan bu duygu alışverişi hakkında bilmemiz gereken şeylerden biri de o an hissettiğimiz duygunun bilinçli olarak farkında olup olmamızın bir önemi yoktur. Demek istediğim mesela işe veya okula gitmeden önce eşinizle, sevgilinizle ya da oda arkadaşınızla kavga ettiğinizi düşünün. Araba sürüyorsunuz veya otobüse  binip işe, derse veya okula gidiyorsunuz. Ve içeri girip kendi kendinize "bir dakika ya, bu şeyin beni etkilemesini istemiyorum" diyorsunuz. Yani mutlu bir ifade takınıp çevrenizdeki insanlara “günaydın!” diyerek içeri giriyorsunuz. Ama unuttuğunuz bir şey var. Sizden önce giden bir negatif duygu dalgası var. Çünkü insanların siz geçerken yüzünüzdeki gülümsemeden etkilenmiyor. İnsanlar sizin içinizi kaplayan negatif duygulardan etkileniyor. Ve daha da kötüsü gülümsediğiniz için insanların kafası karışıyor. Bu yüzden insanlar kendi kendilerine, "Kötü hissediyorum ama aslında iyi hissetmem gerekir" diyorlar. İşte bu çok, çok hızlı ve çok derin duygu aktarımı temel bir insan sürecidir ve buna duygu bulaşması denir. 




Şimdi bu konu hakkında ilginç bir noktadan bahsedelim. Christakis ve Fowler, Framingham çalışmalarını kullanarak bir çok önemli çalışmaya imza atmıştır. Buldukları bir  şey de sizdeki davranış değişikliğinin tanıdığınız insanların arkadaşları veya sosyal çevrelerinin bir kısmı üzerinde de etkisi olduğudur. Christakis ve Fowler'a göre o kişiyi tanımasanız bile üç ilişkiden birinde %15 ila %17 arasında bir davranış değişikliği olması ihtimali vardır. Bu tür bir sosyal bulaşma genelde gözlem yoluyla ve dediğim gibi sosyal taklit ya da diğer insanların davranışlarını taklit ederek olur. Ama aslında duygu bulaşması her zaman gerçekleşir. Yani bir toplantıda otururken birden biri kollarını kavuşturur ve diğer insanlar da kollarını kavuşturmaya başlar. Bir insan esneyince diğerleri de esnemeye başlar.

 

 

Liderlikten bahsederken diğer bir ilginç nokta da otorite sahibi olduğumuzda bir öğretmen, bir doktor veya hemşire gibi yardım eden bir konumda olduğumuzda başkaları bizim onları izlediğimizden daha dikkatli bir şekilde bizi izler. Bir bakıma daha güçlü dağıtıcılar haline geliriz ya da kendi duygularımızın efendisi oluruz. Kendi duygularınızın farkında olmaz, bilinçaltı düzeyinde bile kendi içinizde olup biteni önemsemezseniz, kendinizi nasıl kontrol altında tutabilirsiniz? Diğer insanlar üzerindeki etkiniz konusunda daha düşünceli olmak için bu bilgiyi nasıl yaratıcı ve etkili bir şekilde kullanırsınız? Kısacası duygu bulaşması daha sağlam ilişkiler kurmanın, ilişkileri yeniden inşa etmenin ve daha etkili bir lider olmanın en temel sürecidir diyebiliriz.


Kaynak: https://weatherhead.case.edu/news/2012/04/03/positive-renewal-can-you-even-keep-going2


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Pages

/* -------------- Chatbox Whatsapp-------------- */
Fuat AYDIN WhatsApp ile mesaj gönder
Merhaba ben Fuat. Size nasıl yardımcı olabilirim? ...
Mesajlaşmaya başla...
/* -------------- Chatbox Whatsapp-------------- */