Yeni Zellanda Auckland
Üniversitesi’nde eğitim profesörü olan John Hattie, 2009 yılında
yayınlanan Visible Learning adlı kitabında, çok önemli bir meta analiz
çalışmasına yer verdi. 15 yıla yakın süren araştırma için, yaklaşık 50
bin araştırma ve 800 meta analizini taradı. Milyonlarca öğrencinin
verisini içeren çalışma, okullarda, öğrenmeyi geliştirme konusunda işe
yarayan yöntemleri bulmak için bugüne kadar yapılmış en büyük kanıta
dayalı araştırma niteliğini taşıyor.
Hattie, öğrenci başarısını etkileyen faktörleri 6 alanda inceledi: Öğrenci, Ev, Okul, Müfredat, Öğretmen, Öğretim stratejileri
Bu
analize bağlı olarak, bir öğrenme ve öğretme modeli de geliştirdi. Her
faktör için etki büyüklüğü (EB) analizi yaparak, 0,40 ve üstünde olan
verileri “etkili” kabul etti. Bu şekilde yapılan bir analizi incelemek
için, yalnızca “0,40’tan büyük” diye bir yorum yapmak doğru olmayabilir
çünkü detaylı okuyunca farklılıklar oluşabiliyor. Örneğin ev ödevinin
etki büyüklüğü, okulun ilk yıllarında bunun altındayken, lisede oldukça
üstünde seyrediyor. Dolayısıyla bazen farklı düzeylerde detaylı okuma
yapmak, bize yorumlama şansını veriyor.
Hattie’nin çalışmasıyla
ilgili bazı sonuçları, bundan sonraki yazılarımda da paylaşacağım. Bu
ayki yazımın odağı, öğretmen faktörü...
“Öğretmenler fark yaratır”
genel kabul görmüş bir algıdır ancak bazen yanıltıcı olabilir. Hattie,
“Tüm öğretmenler etkili ve uzman değildir, hepsinin öğrenciler üzerinde
çok güçlü etkileri yoktur” diyor ve uzman öğretmenleri,
- Mücadeleci, meydan okuyan
- Mesleği derinlemesine temsil eden
- İzleme ve geribildirime odaklanmış
olarak
3 temel yaklaşımla tanımlıyor. Hattie’ye göre, uzman bir öğretmen,
meslektaşlarıyla düzenli aralıklarla öğretimin kalitesini tartışmak ve
değerlendirmeler yapmak için şu konularda konuşur:
- Meslektaşlarının ve kendi öğrencilerinin, öğrenme çıktılarının ilerlemesini
- Öğretimlerini nasıl geliştireceklerini
- Öğretimlerini nasıl değiştireceklerini
-
Yaptıklarının yeterli etkiyi sağlamadığını anladıklarında, bunu
değiştirip geliştirmeyi kanıtlara bağlı olarak nasıl yapacaklarını
Öğretmen faktörünü incelerken de şunları analiz ediyor:
1. Hizmet öncesi öğretmen eğitimi: EB: 0,11
Hizmet
öncesi öğretmen eğitimi, bazı becerilerde yüksek etkiye sahip olmasına
rağmen, etkili öğrenme sonuçları üzerindeki etkisi, önemsenmeyebilecek
kadar düşüktür. Bu doğrultuda, öğretmen okullarında okuyan öğrencilerin,
önyargılarından kurtulabilmeleri için, öğretimi öğrencilerinin gözünden
görebilmeye cesaretlendirilmeleri gereklidir.
2. Mikro öğretim: EB: 0,88
Mikro
öğretim; analiz, yansıtma, canlandırma, kayıt, gözlem ve geribildirimi
kapsayan ve daha çok aday öğretmenlerde kullanılan öğretim laboratuvarı
benzeri uygulamalara denir. Bu uygulama, her tecrübeden öğretmen için
kullanılabilir ve birebir çalışıldığı için de öğrenci başarısına oldukça
yüksek oranda etki sağlar.
3. Öğretimin kalitesi: EB: 0,44
Bu
kapsamda analiz edilen araştırmaların büyük çoğunluğu, öğretmenlerin
öğrenciler tarafından değerlendirilebildiği üniversitelerde yapılmıştır.
Burada; zorlayıcı, yüksek beklentileri olan, kendi branşlarını öğrenmek
için cesaretlendirici ve branşlarını en yüzeyden en derinine kadar
değerli bulan öğretmenler, öğrenciler tarafından kaliteli ve iyi
öğretmenler diye tarif edilir. “Öğrenmenin görünürlüğü, öğrenci gözüyle
algılandığı gibi, öğretmenler tarafından da algılanabilmelidir ki ona
göre görünür öğretim yapılabilsin diyen” Hattie, aynı zamanda yetersiz
öğretimin etkilerinin yıkıcı olabileceğini belirtiyor; hatta bu etkinin
sonraki yıllarda da süreceğine dikkat çekerek, “kaliteli öğretim”in
altını çiziyor.
4. Öğretmen öğrenci ilişkisi: EB: 0,72
Öğretmen
öğrenci iletişiminde farklı boyutlar bulunuyor. Özellikle emir verici
ve yönlendirici olmayan, empati becerisi yüksek ve teşvik edici olan
öğretmenlerin, öğrenci başarısına, görünür öğrenmeye etkisinin büyük
olduğu yorumlanıyor.
5. Mesleki gelişim programları: EB: 0,62
Mesleki
gelişim programlarının, öğretmenlerin öğrenmesi üzerindeki etkisi
açıkça görülüyor (EB: 0,90) ama davranışlarını-öğretimlerini
değiştirmeye aynı şekilde etki etmiyor (EB: 0,60). Öğretmenlerin mesleki
gelişim programlarının öğrenmeye karşı tutumları ise daha düşük (EB:
0,42) ve öğrencilerin öğrenmesinin, başarısı üzerindeki etkisi çok daha
düşük (EB: 0,37). Bu sonuçlardan görüldüğü gibi, öğretmenlerin mesleki
gelişimi konusunda da fark yaratan yöntemler olmalı ki öğrenci
başarısına etki etsin. Bu konuda en yüksek etki gösteren mesleki gelişim
yöntemleri ise şöyle:
- Sınıfta öğretim sırasında yapılan gözlem
- Mikro öğretim
- Görüntülü ve sesli kayıtlar üzerinden geribildirim
- Pratik yaptırarak geribildirim
6. Beklentiler: EB: 0,43
Öğretmenlerin
beklentisini “Şaşırmaya hazır ol” anlayışı özetleyebilir. Okulun ve
öğretmenin zorlayıcı olması, öğrencilerin kapasitelerine uygun,
ölçülebilir ve yüksek alan bilgisiyle öğretimi gerçekleştirmesi,
öğrencinin başarısı üzerinde yüksek etkiye sahip.
7. Öğrenciyi etiketlememek: EB: 0,61
Araştırmaların
çoğu, öğrenci başarısından çok yapabilirliğine odaklanıyor.
Öğrencileri; özel eğitim çocukları, üstün yetenekliler gibi kategorilere
ayırmak değil, bilişsel ve gelişim özelliklerine uygun öğretim
gerçekleştirmek, yapabilirlik üzerinde büyük etkiye sahip.
8. Öğretmenin açıklığı, anlaşılırlığı: EB: 0,75
Burada
sözü edilen, öğretmenlerin öğrenme ve öğrenme başarısı konusundaki
eğilimlerinin, öğrenciler tarafından açıkça anlaşılabilmesi ve
gözlemlenebilmesidir. Hatta etki, öğrencilerin öğretmenlerini
gözlemlemesinden ziyade, değerlendirebildiklerinde daha fazla
artmaktadır.
Sonuç olarak Hattie, şöyle diyor, “Öğrenci
başarısında %50 oranla genetik, %30 oranla öğretmen ve %20 diğer
faktörler etkilidir”. Açıkça görülüyor ki öğrencilerin başarısına etki
eden faktörler içerisinde, değiştirebileceğimiz en büyük oran,
öğretmenlerdir. Bu noktada altını çizmek gerekir ki bir öğrencinin,
öğretmeni kim olursa olsun aynı kalitede öğretim alabilmesi, bütünsel
başarı için kaçınılmaz bir gerçektir. Okulların, bütünsel olarak
öğretmekten çok öğrenmeye odaklanması, YOOK (Yaşam için Olumlu Okul
Kültürü) oluşturmak için çalışması gerekir.
Bu analizi
derinlemesine çalışınca, okullarımızı, meslektaş çemberleri yoluyla
öğrenme çıktılarına odaklayarak geliştirmemiz gerektiğinin altını bir
daha çizmeli, bu yönde çalışmaya devam etmek için motivasyonumuzu yüksek
tutmalıyız diye düşündüm.
Her öğretmenin, öğrencisinin başarısına
etkisinin sabit olmadığını düşünerek, onların öğrenme ve gelişimini
izlemeye, artırmaya odaklanmış değişim uzmanları olarak çalışması
gerekiyor. Bunun için de meslektaş çemberleri ve bu çemberlerde öğrenme
yoldaşlarına çok iş düşüyor.
# Kayhan Karlı ' ya yazısından dolayı teşekkürler.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder